28 Nisan 2010 Çarşamba

Siirt dehşetinin anlattıkları ..

Bizim , kendimize özgü sorunları ele alma ve çözme yöntemimiz, her sorunda olduğu gibi Siirt Pervari’de yaşanan cinsel şiddet meselesinde de ortaya çıktı.
Üç aşamalı olan bu sorun çözme yöntemini şöyle özetlemek mümkün: Birinci aşamada sorun yokmuş gibi davranılır. Bizim ne kadar iyi,ne kadar yüce gönüllü, ne kadar yüksek ahlaklı olduğumuz anlatılarak, sorun var diyenler birlik ve beraberliğimize kasteden ,bizi dünyaya jurnalleyen kötü niyetli kişiler,kurumlar olarak suçlanır. Sorun, çığ gibi büyür,artık saklanamaz hale gelirse ikinci aşama devreye girer.Bu aşama inkar ve sorunu küçümseme aşamasıdır.Sorunun olduğu yarım ağız kabul edilir,ama “bu münferit bir sorundur,büyütülmemesi gerekir” denerek sorun unutturulmaya çalışılır.Çoğunlukla sorunu ele alan ve kamuoyuna duyuran medya suçlanarak,sorunun üstü örtülmeye çalışılır.Son aşama “tekme tokat sorun çözme” aşamasıdır.İki aşamada ortadan kaldırılamayan ve giderek tüm vicdanları titreten bir vehamete ulaşan sorun,bu aşamada tekme tokat çözülmeye çalışılır ve başka sorunlara kapı aralanır.


Bu üç aşamalı sorun çözme yöntemimizi ekonomik sorunlardan,dış politikada karşılaştığımız sorunlara uzanan geniş bir yelpazeye uygulayabiliriz.En son et ithali kararı böyle bir yaklaşımın sonucudur. Hükümet,et fiyatlarının tırmanmasını aylarca görmezden gelmiş, sorun saklanamayacak hale gelince de ithalat kararı ile Türkiye’de hayvancılığın kökünü kazıyacak son adımı atmıştır. Ermeni meselesine yaklaşımımız da farklı değildir. Görmezden geldik,inkar ettik şimdi tekme tokat çözmeye çalışıyoruz.
Siirt Pervari olayı’na gelince bunun adını bile koymaktan korkuyoruz.Olayın eski bir olay olmasının arkasına saklanarak, küçücük çocukların hem mağdur hem suçlu olduğu bu iğrenç olayın nedenleri üzerinde durmak yerine,medyayı susturmaya çalışıyoruz.

Aslında bu vahşetin ülkemizde neden ve nasıl olabildiğinin cevabını Pervari Belediye Başkanı veriyor.Asıl üzerinde durmamız gereken bu. Ne diyor belediye başkanı? “Pervari küçük,hepimiz akrabayız.Olayı kapattık gitti kendi aramızda.Kapattık diye kaymakamsız,savcısız ve emniyetten habersiz yapmadık.Onlarla beraber yaptık”. Bunu söylediği için belediye başkanına kızabilir,onu yerden yere vurabilirsiniz.Ama o,büyük ihtimalle farkında olmadan, bizim zihniyetimizi ifşa ediyor. Aile içinde yaşanan her şey mübahtır. “Kol kırılır yen içinde kalır” anlayışı temeline dayandırılan kapalı aile,kapalı toplum yapısı, namusu sadece kadının sırtına yükleyen bir anlayış, çocuk yaşta dahi cinsel bir obje olarak alınıp satılan kızlar ve buna ses çıkarmayan toplum,bunları yazan dile getiren medyayı suçlayan bir yönetim bugün Siirt’te, Manisa’da,dün Mardin’de, daha önce Bilecik’te ve birçok ilde ,birçok evde yaşanan vahşetin sorumlusu değil mi? Tüm bu tecavüzleri sessizce izleyen bizler ne kadar masumuz?

Adalet Bakanlığı’nın 2009 verilerine göre, taciz ve tecavüz nedeniyle adli makamlara ulaştırılan 15 bin dosyanın yarısının çocuk istismarı ile ilgili.Bu sadece adli makamlara iletilen dosyalar.Ya iletilmeyenler. Artık uyanın, bilin ki devasa bir buzdağının üzerinde oturuyoruz. Buluğ çağına gelmiş kız çocuklarının yüzde 25’inin erkeklerin ise yüzde 15’inin cinsel istismara uğradığı bir toplum ne kadar sağlıklı olabilir.Unutmayın ,cinsel istismar bulaşıcıdır. Bunu aşmanın yolu sorunu inkar etmek değil, sorunu tüm açıklığıyla ve yüz kızartıcılığıyla ele alıp üzerine gitmektir.Ve Pervari Belediye Başkanı’nın farkında olmadan ifşa ettiği zihniyetimizin kodlarını değiştirmek için topyekün seferber olmalıyız.

Hiç yorum yok: